BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih: 21.03.2019| Okunma Sayısı: 1164

BASINA VE KAMUOYUNA

 

Dün, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, 18 meslektaşımız hakkında, 3 yıl dokuz aydan 18 yıl dokuz aya kadar varan hapis cezaları verilmiş, iki meslektaşımız hakkındaki dosya ise tefrik edilmiştir.

Soruşturmanın en başından bugüne kadar kamuoyunca yakından izlenen süreç, olağandışı ve olağanüstü hukuk düzenlerinde bile benzerine rastlanmayan bir şekilde gelişmiştir.

Düzenlenen iddianame sonucunda yargılamaya konu eylemlerin birçoğu ile ilgili görülmekte olan derdest bir dava varken, tartışmalı bazı kanıtlar eklenmek suretiyle yeni bir soruşturma başlatılmış, meslektaşlarımız bir yıla yakın tutukluluk süresinden sonra mahkeme önüne çıkabilmişlerdir.

Günler süren duruşma sonunda, iddia makamının tutukluluğun devamına ilişkin mütalasına karşın, suçun vasıf ve mahiyetinin değişme olasılığına, AİHM’in uzun tutukluluk sürelerine ilişkin kararlarına ve yargılanan kişilerin avukat olmalarına özel vurgu yapılarak, meslektaşlarımızın tahliyelerine oybirliğiyle karar verilmiş, savcılığın itirazı üzerine, aynı mahkeme heyetince, henüz bir gün bile geçmeden, bu kez, tahliye edilen meslektaşlarımızın bir kısmının yeniden  tutuklanmasına ilişkin yakalama kararı verilmiştir. Bu kararın hemen ardından, mahkeme heyeti üyelerinin bir kısmının görev yeri değiştirilmiştir.

Görev yerleri değiştirilen mahkeme heyetinin yerine, soruşturma aşamasında verilen tutuklama kararı altında imzası bulunan hakimler atanarak, doğal hakim ilkesi yerle bir edilmiştir.

Nitekim, yeni atanan heyet doğal bir heyet olmadığını devam eden durusmalardaki tavrıyla göstermiştir.

Şubat - Mart 2019 aylarında yapılan tutukluluğun incelenmesi oturumlarında; sanık müdafilerinin, sanıkların duruşmada hazır edilmelerine yönelik talepleri reddedilmiş, bunun üzerine yapılan reddi hakim talepleri de yerinde görülmeyerek sanık müdafiileri duruşma salonundan çıkarılmış ve “sanki mahkûmiyet hükmü kurulmuşcasına gerekçelendirilerek” sanıkların tutukluluklarının devamına karar verilmiştir.

Mahkeme heyeti, duruşmalar sırasında birçok kez savunma makamını duruşma salonundan çıkartarak adeta savunmasız yargı yaratma çabası içine girmiştir.

İkinci duruşmanın ara kararıyla savunma makamına 18 Mart 2019 tarihli duruşmaya kadar kovuşturmanın genişletilmesi ve tanık beyanlarına karşı beyanda bulunmalarına ilişkin süre verilmiş olmasına karşın bu sürenin bitmesi sanık ve müdafilerinin talepte bulunması beklenmeksizin dosya mütalaa icin savcılığa gönderilmiştir. Görevli savcının mütalaa vermemesi üzerine mahkemece mütalaa talebi yenilenmiş, bu talebin, duruşma savcılığınca yerine getirilmemesi üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca duruşma savcısı değiştirilmek suretiyle, yeni görevlendirilen savcı tarafından mütalaa verilmesi sağlanmıştır.

 

18 Mart 2019 tarihinde, henüz duruşma başlar başlamaz, yargılamayı yapan mahkeme heyeti tarafından alelacele oluşturulan ara kararla, ikinci duruşmadan sonra geçen 35 günlük sürede beyanda bulunulmadığı, makul sürede kovuşturmanın genişletilmesi talebinde bulunulmadığı gerekçe gösterilerek; celse arasında dosyanın esas hakkında mütalaa için savcılığa tevdi edildiği, tüm bu sebeplerle de kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddine karar verildiği açıklanmıştır.

Ancak, yargılama yapan mahkemenin, bir önceki celse kurmuş olduğu ara kararında yer almamasına ve tevsii tahkikat talepleri sunulmamış ve henüz tevsii tahkikat  hususunda karar verilmemiş olmasına rağmen, mahkeme heyeti tarafından adeta zorla mütalaa aldığı gerçeği gözlerden kaçmamıştır.

Özetle, mahkemece, sanık meslektaşlarımız ve müdafileri tarafından, gerek UYAP üzerinden ve gerekse duruşma sırasında kovuşturmanın genişletilmesi talepleri konusunda değerlendirme yapmak bir tarafa, okumaya dahi gerek duymaksızın “makul sürede beyanlarda bulunulmadığı” gerekçesiyle, savunma makamının bütün talepleri reddedilmiştir.

Mahkeme heyeti adeta kendi hukukunu yaratmış, ceza usul hukukuna, olmayan bir makul süre kavramı hediye etmiştir.

16'sı Baro Başkanı, üçü TBB Yönetim Kurulu üyesi olmak üzere, yüzlerce avukat arasından, her bir sanık için sadece bir avukata 'lütfen' söz verilmiş, dile getirilen ısrarlı talepler yine mahkeme heyeti tarafından reddedilmiştir.

Duruşmanın ikinci gününde söz verilen sanıklardan Av. Selçuk Kozağaçlı, "Arama tutanağında yer almayan delillere dayalı olarak yargılama yapılmaya çalışıldığını, 20’yi aşkın belgenin sahte olduğunu, sahte belgelerle karar verilemeyeceğini, hakimlerin devletin emrinde ve devlet erki içinde yer aldığını fark ettiğini; ama, bu erkin yargı erki olmadığından emin olduğunu, bu sebeple hakimleri reddettiğini" ifade etmiş, bunun üzerine mahkeme başkanı sanık ve müdafilerini duruşma salonundan çıkararak duruşmaya ertesi güne kadar ara vermiştir.

Dün de duruşma salonunda sanık ve müdafileri olmaksızın, boş salona mahkumiyet hükümleri açıklanmıştır.

Özetle, polis fezlekeleri mahkeme kararı haline getirilerek, meslektaşlarımız hakkında mahkumiyet kararları verilmiştir. Ceza Usul Kanununda yer alan, ceza yargılamalarında geçerli olan sözlü duruşma ve sözlü savunma yok sayılmıştır. Bağımsızmış, tarafsızmış gibi bile davranmayan, yargının görüntüsünü bile katlanılmaz kılan, adil yargılama bir yana, yargılama bile yapılmadan gerçekleştirilen bu hukuk katliamını görünür kılıyoruz. Tarihe geçsin yapılan yargılamanın adil bir yargılama olmadığını düşünüyoruz. 

Bu nedenle 20.03.2019 tarihinde açıklanmış olan mahkeme ilamı hukuka aykırı tesis edilmiştir. Adil yargılanma hakkı ile ceza usul kanunu ve mevzuat hükümleri mahkeme heyeti tarafından defalarca ihlal edilmiştir. Adalet arayışında olduğumuz bugünlerde meslektaşlarımız hakkında kanunsuz yöntemlerle hüküm kurulduğundan, bu açıklamayı yapma zaruretimiz doğmuştur. Savunma susmayacak, susturulamayacaktır. Kamu oyuna saygı ile duyurulur.

 

 

ADANA BAROSU BAŞKANI VELİ KÜÇÜK,

AĞRI BAROSU BAŞKANI MEHMET SALİH AYDIN

AMASYA BAROSU BAŞKANI MELİK DERİNDERE,

ANKARA BAROSU BAŞKANI R.ERİNÇ SAĞKAN,

ANTALYA BAROSU BAŞKANI POLAT BALKAN,

ARTVİN BAROSU BAŞKANI ALİ UĞUR ÇAĞAL,

AYDIN BAROSU BAŞKANI GÖKHAN BOZKURT,

BALIKESİR BAROSU BAŞKANI EROL KAYABAY,

BATMAN BAROSU BAŞKANI ABDÜLHAMİT ÇAKAN,

BİNGÖL BAROSU BAŞKANI HANİFİ BUDANCAMANAK,

BURDUR BAROSU BAŞKANI RAMAZAN GEDİK,

BURSA BAROSU BAŞKANI GÜRKAN ALTUN,

DENİZLİ BAROSU BAŞKANI MÜJDAT İLHAN,

DİYARBAKIR BAROSU BAŞKANI CİHAN AYDIN,

ESKİŞEHİR BAROSU BAŞKANI MUSTAFA ELAGÖZ,

GAZİANTEP BAROSU BAŞKANI BEKTAŞ ŞARKLI,

HATAY BAROSU BAŞKANI EKREM DÖNMEZ,

ISPARTA BAROSU BAŞKANI ÜNSAL ÇANKAYA,

İSTANBUL BAROSU BAŞKANI MEHMET DURAKOĞLU,

İZMİR BAROSU BAŞKANI ÖZKAN YÜCEL,

KIRKLARELİ BAROSU BAŞKANI TURGAY HINIZ,

MANİSA BAROSU BAŞKANI ALİ ARSLAN,

MERSİN BAROSU BAŞKANI BİLGİN YEŞİLBOĞAZ,

MUĞLA BAROSU BAŞKANI CUMHUR UZUN

MUŞ BAROSU BAŞKANI ABDULBAKİ ÇELEBİ,

ORDU BAROSU BAŞKANI HALUK MURAT POYRAZ,

SİİRT BAROSU BAŞKANI NİZAM DİLEK,

ŞANLIURFA BAROSU BAŞKANI ABDULLAH ÖNCEL,

ŞIRNAK BAROSU BAŞKANI NUŞİREVAN ELÇİ,

TEKİRDAĞ BAROSU BAŞKANI SEDAT TEKNECİ,

TUNCELİ BAROSU BAŞKANI KENAN ÇETİN,

VAN BAROSU BAŞKANI ZÜLKÜF UÇAR,

YALOVA BAROSU BAŞKANI FEDAYİ DOĞRUYOL

27.04.2024
AV. SERDAR GÜNAKIN
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.