SAYIN
VALİM
SAYIN
BELEDİYE BAŞKANIM
SAYIN
AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANIM
SAYIN
BAŞSAVCIM
DEĞERLİ
MESLEKTAŞLARIM
BASININ
DEĞERLİ ÇALIŞANLARI
ADLİYENİN/BARONUN
KIYMETLİ EMEKTARLARI
Sîzleri şahsım ve Ağrı Barosu Yönetim
Kurulu adına saygı ile selamlıyorum.
“Bir ülkede adaletin varlığı kişinin kendisini
özgürce ifade etmesinde anlaşılır”
Yargının tüm unsurları ile
birlikte bu kadar önem atfedilen adalet anlayışını hayata geçirmesi ve bunun
zeminini yaratması Türkiye toplumunun en büyük beklentisidir. Bunu sağlamının
yolu da bazı spesifik soruşturma ve kovuşturmalarda siyasal alan ile doğrudan
ya da dolaylı irtibatım koparıp; siyasal alanın kendisini zapturapt altına
alınmasına müsaade etmemesi ve hukukun üstünlüğü ilkesini hayata geçirmesidir.
Siyasetin adliye koridorlarında dolaşmasına, bazı
durumlarda vazife çıkarmasına yargının tüm unsurları şiddetle karşı çıkmalı ve
herkesin adil yargılanma hakkının garantörü olunmalıdır. Savunmanın, iddianın
ve karar mercilerinin bir bütün olarak bu konuda hassas olunması gerektiğini
belirtmek isterim. Zira siyasallaşan bir yargının bütün saç ayaklan ile
birlikte sağlıklı ve adil bir yargılama yapamayacağı hepimizin kabulüdür.
Demokratik kültürün ve
demokratik ilkelerin tam anlamı ile yerleşmediği ülkelerde siyasal toplumsal meselelerin
yanında yargı meselesi ve yargının sorunları her daim canlılığım korumaktadır.
Her adli yıl açılışında bu sorunlar birer retorik olarak ifade edilmekte; ancak
üzerine görev düşen kişi ya da kurumlar bu meselelerin halli noktasında ufacık
bir adım dahi atmamaktadır. Zaman zaman savunma örgütü olarak adli yıl
açılışlarında bu sorunları dile getirerek bu konudaki irademizi ortaya koymuş
bulunmaktayız. Savunmanın temcilileri olarak yargının tüm sorunları karşısında
duyarlı bir yaklaşım ortaya koyduk ve bu yaklaşımımızı devam ettirme
kararlılığındayız.
Yargının ve siyaset kurumunun da savunmayı
temsil eden biz avukatları yargısal faaliyetin icrası tahtında vargının kurucu unsuru olarak görmezi elzemdir.
Yargının ve yargısal faaliyetin “olmazsa olmazı” biz
avukatlarız. Kanşlıklı sevgi/saygı temelinde, kardeşlik hukukunu inşa ederek,
birbirimizin hakkına ve hukukuna riayet ederek bu mesleği birlikte icra
edebiliriz. Savunma olarak bu konuda üzerimize düşeni yaptık ve yapmaya
hazırız. Aynı duygu ve düşünceler ile yargının savunma dışındaki unsurlarının
da hareket etmesini beklemek en tabi hakkımızdır. Sorumluklu yüklü, stres yüklü
yargısal faaliyetin icrasını birlikte hafifletebilir ve birlikte
güzelleştirebiliriz. Artık basit değerlendirmeler ile “Duruşmada ayağa kalktı
mı? Kalkmadı mı?” “Dosya inceleme için vekâletin var mı? Yok mu?” tarzı yapay
tartışma ve mülahazalarını bir kenara bırakıp; hukukçu üst kimliğinde hareketle
sistemle alakalı büyük yargısal sorunlarımızı hukukçu nezaketi ile konuşabilir
ve çözebiliriz. Karşılıklı ret ve inkârla bir yere yanlamayacağının altım
çizmek isterim. Savunma bir ülkede ret edilmeyecek
kadar kadim ve kutsal bir meslektir.
Değerli Meslektaşlarım
Türkiye’ de sistemin savunma örgütünü, onların örgütlü
gücü olan baroları görmezden gelme, mesleki faaliyeti olmasına rağmen; bu
faaliyeti suç kabul ederek bazı meslektaşlarımızı bazı örgütler üzerinde
tutuklama hadisesi dolayısıyla itibarsızlaştırma girişimlerini görmüyor
değiliz. Zorunlu vekil ve müdafi ödemeleri ve miktarı, son zamanlarda
avukatların yasal vekâlet ücretleri ile oynama aslmda bir nokta da savunma
örgütünü ekonomik temelde muhtaç hale getirme amacım taşımaktadır. Savunmayı bu
hale getirerek toplumun hak arama özgürlüğünü sekteye uğratma anlayışı
karşısında demokratik tepkimizi her daim ifade edeceğiz. Hukukun üstünlüğü,
insan haklarının korunması ve kollanması ülküsünde asla vazgeçmeyeceğiz.
Yasalar karşısında her kesin eşit olduğu prensibi ve yasalar karşısında hiç
kimsenin tolere edilmemesi gerektiğini açık ve net bir şekilde ifade etmek
isteriz.
Ülkemizin demokratik sorunlarına geçmeden önce Ortadoğu
coğrafyasını kan gölüne çeviren hastalıklı yaklaşıma, Şengal, Mahmur ve Gazze
de yaşanan katliamlara, insan haklan ihlallerine dikkatinizi çekmek isterim.
Ortadoğu coğrafyasının yeniden dizaynı ve zengin yer altı kaynakların paylaşımı
temelinde Şengal’de Ezidî inancına sahip Kürtlere, Şabak ve Kakai Kürtlerine,
Süryanilere, Şii/Nusayri Arap ve Türkmenlerine ve diğer inanç ve mezhep
guruplarına yönelik radikal suni örgütlerin gerçekleştirmiş oldukları
saldırılan, katlamalan asla kabul etmediğimizi ifade ederek; yerel ve ulusal
demokratik güçleri göreve davet ettiğimizi belirtmek isteriz.
Değerli Meslektaşlarım
Türkiye’ nin en temel sorunu Kürt sorundur.
Gelinen aşamada “Kurt Sorununun’’ güvenlikçi bir anlayış ile çözülemeyeceğinin
anlaşılmış olması son derece önemlidir. Siyasal ve toplumsal olaylann
karşılıklı diyalog zemininde çözüm mecrasına sokulması gerektiğini bir kez daha
ifade etmek isterim. Tüm aktörlerin ve bileşenlerin sürecin içinde olması banş
ümitlerini artırmakta ve Türkiye toplumunda haklı bir beklentiyi
oluşturmaktadır. Bu beklentinin boşa çıkmaması ve annelerin/babalann/ailelerin
banş şarkılarının hep birlikte seslendirdiği bir Türkiye özlemini bütün
içtenliğimle belirtmek isterim. Hukuki ve insani meselelerine duyarlı,
demokratik sorunlannı eşit vatandaşlık temelinde çözen bir iradenin yeni bir
yol haritasına ihtiyacı vardır. “Kırmızıçizgi fetişizmini” bir kenara bırakıp,
dünya pratiklerine da bakarak bölünme ve parçalanma paranoyasına kapılmadan tüm
sorunlarımızı ortak akıl ile çözebiliriz. Bunun da yolu yeni bir anayasadır.
Yerel Yönetimleri güçlendirecek, katı merkeziyetçi anlayışı yumuşatacak, başta
anadil eğitimi olmak üzere siyasal/kültürel haklarda demokratik yaklaşımı
benimseyecek, ortak vatandaşlık temelinde bir arada yaşamanın koşullanm
yaratacak, belli bir mezhebi, inancı ve etnik grubu referans almayan, tüm
halklann ve farklılıkların kendisinde bir şeyler gördüğü adil ve demokratik bir
anayasa temel sorunlann çözümünde rol oynayabilir. Bu gerekçeler ile yasal ve
anayasal düzenlemeler ile demokratik evrimimizi tamamlayabiliriz. 2014/2015
adli yılında güçlü ve demokratik bir Türkiye, bağımız ve tarafsız bir yargı,
güçlü, donanımlı ve hak ettiği konumu yakalayan bir savunmanın inşası
dileklerimle... Hepinizi saygı ile selamlıyorum
AĞRI
BARO BAŞKANI
AVUKAT ALİ ARTUK
Sayın Valim, Sayın Belediye Başkamm ve Çok
Kıymetli Misafirler
Sözlerime başlarken sîzleri saygı ve sevgi ile
selamlıyorum, öncelikle 2014- 2015 Adli Yılının, ülkemize, milletimize ve tüm
insanlığa adalet, barış, huzur ve mutluluk getirmesini diliyorum, Bilindiği
gibi her 20 Temmuz - 1 Eylül tarihleri arasında adli ara verme tatili
uygulandıktan sonra yeni adli yıl başlamaktadır. Hakimler, Savcılar ve
Avukatlar olarak yeni bir heyecanla ve sevinçle adli tatil sonrası
adliyelerimize memleketlerimiz, ya da tatil yerlerinden dönüp geldik, inşallah
geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl içerisinde de güzel bir çalışma dönemi daha
hepimizi beklemektedir.
Bu vesile ile bir iki hususa değinmek
istiyorum.
Geçen yılki adli yıl açılış konuşmamda adalet
duygusunun toplumla devlet arasındaki en gerçekçi aynı zamanda soyut bir bağ
olduğunu yargı mensuplan ve diğer kamu görevlilerinin adalet duygusunu
eylemleri ve söylemleri ile sürekli desteklemeleri gerektiğini, hukukun
üstünlüğü prensibine yasama , yürütme ve yargının hep birlikte uyması
gerektiğini belirterek herkesin toplumdaki adalet , hukukun üstünlüğü ve
eşitlik gibi kavramları sürekli yüksek tutması gibi bir sorumluluğunun
bulunduğunu ifade etmiştim. . .
Geçtiğimiz bir yıllık süreç içerisinde
ülkemizin yaşadığı politik, siyasal, yargısal ve güvenlik gibi olayları
birlikte değerlendirdiğimizde bu tespitlerin bir kez daha tekrarlanması
gerektiğinin önemini vurgulamak gerektiğini düşünüyorum...
En az
toplumu oluşturan bireyler kadar ve hatta onlardan daha fazla devleti oluşturan
tüm unsurların hep birlikte adalet duygusunu zedeleyici her türlü davranıştan
uzakta olmaları, hukukun üstünlüğü kavramına ve algısına zarar verici
davranışlardan kaçınmaları gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. . .
Bu yıl içinde kısa bir zaman sonra yargı için
çok önemli olan HSYK üyeliği seçimleri yapılacaktır. HSYK’nın ne kadar önemli
bir kurum olduğunu 2010 referandumu öncesi ve sonrası yaşanan hadiselerden
anlayabiliyoruz.. Bu seçimlerin yargı içindeki var olduğu artık gizlenemeyen
ayrışmaları körüklemek yerine bir araya gelme, yargısal sorunların
giderilmesine vesile olma gibi sonuçlar doğurmasını, sonuçların yargı mensuplan
ve ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum...
Yargının birçok
sorunu geçtiğimiz 10-15 yıl içerisinde çözüldü.Ama yargı dinamik bir yapı
olduğu olduğu için çözülmesi gereken yepyeni sorunlarımız ortaya çıktı. 2000
yılında mesleğe başladığımda bırakınbir çok yerde müstakil adliye binası
bulmayı daktilolarımıza takacak kâğıt bulamadığımız günleri hatırlıyorum. Şimdi
ise çoğu yepyeni adliye binalarında UYAP gibi tamamen kendi ürünümüz olan bir
sistemle yargı faaliyetlerimizi çok hızlı bir şekilde yürütüyoruz. Çalışan
sayımız, hakim savcı sayımız arttı ama iş yoğunluğu da aynı şekilde arttı ve
çeşitlendi, özellikle yüksek yargıda sonra büyük adliyelerde dosya sayıları
hala azalmadı aksine artıyor. Yargılama süreleri hala çok uzun. Meslek
içerisinde de çok ciddi çözülmesi gereken sorunlar var. Bütün bunların
önümüzdeki süreç içerisinde zamanla çözüleceğine inanıyorum..
Bir diğer husus ise görkemli ancak eski bir
bina olan Ağrı Adliye Binasının Adliye hizmetlerini artık karşılayamaması
sorunudur. Bu konuda birkaç alternatifli çalışma yürütmekteyiz... Ağrı
Valiliğinden, Belediyesinden, vekillerimizden, ve diğer kurumlardan
yürüttüğümüz bu çalışmalara destek vermelerini ve yer temininden sonra en kısa
sürede Ağrı iline yakışır, ihtiyaçlarımızı karşılamaya yeterli yeni bir Adliye
binasının yapılmasına katkı sunmalarını talep ediyorum...
Bu
vesile ile tekrar herkesin adli yılını kutluyorum. Herkese iyi çalışmalar
diliyorum...
AĞRI
CUMHURİYET BAŞSAVCISI
SADİ DOĞAN