YARIN TBMM’DE GÖRÜŞÜLMESİ DÜŞÜNÜLEN, İÇ GÜVENLİK PAKETİ OLARAK BİLİNEN POLİS VAZİFE VE SALAHİYET KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASIDIR.
Tarih: 8.02.2015 23:00:00| Okunma Sayısı: 2979

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI

 

Basında ve Kamuoyunda "İç Güvenlik Paketi" olarak bilinen "Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" yapılan görüşmeler sonucundan meclis komisyonunda geçmiş ve TBMM Genel Kuruluna sevk edilmiştir.

Bu çalışmanın "Kobani' ye Destek Eylemlerinden" sonra başlatılmış olması çözüm sürecine ilişkin özelde bölgede genelde tüm Türkiye toplumunda derin bir endişe yaratmıştır. Siyaset kurumunun; "Kamu Düzeni" kisvesi altında özgürlük alanlarını kısıtlayan, düşünce ve ifade hürriyetini sınırlayan, örgütlenme hakkını hiçe sayan bu tasarı ile devletin güvenlikçi konseptini hayat geçirmeyi amaçladığı anlaşılmaktadır. Bu anlayış ile hiçbir hukuksal ve toplumsal sorun çözülemez. Aksine tasarının yasallaşması mevcut sorunları gittikçe derinleştirir. Gelişmiş tüm demokrasilerde daha fazla özgürlük, daha fazla hukuk, evrensel değerlerle yoğrulmuş insan hakları talebinin dillendirildiği bir ortamda "güvenlik paketi" ancak devlete karşı "güvensizlik" yaratabilir. Özgürlükçü, tüm farklılıkları kabul gören, inanç, mezhep ve etnik duyarlılıklara saygı temelinde yeni bir anayasa söylemi ile yoluna devam etmek isteyen iktidarın amacına gölge düşürecek bu çalışmayı derhal durdurması gerekmektedir.

İç güvenlik paketi ile polisin ve jandarmanın bütün alanlara ilişkin arama yetkisinin genişletilmesi özel yaşama müdahaleyi kaçınılmaz kılmaktadır. Müşteki/mağdur ve tanıkların beyanlarının gerekirse adliye dışındaki mekânlarda alınacak olması ceza hukukun hiçbir ilkesi ile izah edilemez. Kişinin en temel demokratik hakkı olan toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmanın bir tutuklama nedeni sayılması, hâkim kararı olmadan telefon dinleme süresinin 24 saatten 48 saate çıkarılma yetkisinin tanınması hukuk devletinin kural ve kaideleri ile asla bağdaşmamaktadır.

Bunun yanında havai fişek, sapan vb cisimleri taşıyanlar için ciddi cezaların istendiği, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılmanın cezalarla engellenmeye çalışıldığı, atkı, puşi ve gaz maskesi takanlara yönelik tutuklama koşullarının kolaylaştırıldığı bir ortamda kişi güvenliği ve özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir. Toplumsal olaylar karşısında elinde her hangi bir cisim bulunan kişilere yönelik polis ve jandarmanın silah kullanma yetkisi ile donatılmış olması faili meçhul olayları tetikleyecektir. Polis ve Jandarmaya savcılık misyonu yüklendiği ve belli hallerde gözaltı yetkisini verildiği iş bu güvenlik paketi tamamen kolluğu denetimsiz bir güç haline getirecek ve keyfiliği tetikleyecektir. Bu pakette polis ve Jandarma kutsanmıştır. Bu pakette hukuk devletinin, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün kırıntıları dahi bulunmamaktadır.

Cumhuriyetin ilanından bu yana dönemin muktedirleri tarafından kaleme alınan birçok yasa ve uygulama başta "Kürt Sorunu" olmak üzere hiçbir toplumsal hadisenin güvenlikçi bir anlayışla çözülmediğini/çözülemeyeceğini ortaya koymuştur. Dolayısıyla toplumsal barışı/toplumsal uzlaşıyı zedeleyecek, bu amaca hizmet edecek ve keyfilik doğuracak "İç Güvenlik Paketine" ilişkin tasarının bir an önce geri çekilmesi gerekmektedir. SAYGILARIMLA

 

 

                                                                                                              AĞRI BAROSU BAŞKANI

                                                                                                                 AVUKAT ALİ ARTUK

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

24.04.2024
AV. SERDAR GÜNAKIN
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.