"ANKARA KATLİAMINA İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASIDIR".

                 

                 Ankara ilinde birçok siyasi partinin, sivil toplum örgütünün, derneğin, işçi örgütlerinin ve demokrasi güçlerinin düzenledikleri “Barış Mitingine” yönelik karanlık güçler tarafından kanlı bir saldırı gerçekleştirilmiş, bu saldırıda resmi verilere göre 97 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, sayıları yüzleri aşan vatandaşımız da yaralanmıştır. Türkiye tarihinin en kanlı ve alçakça saldırısını şiddetle kınıyor,  ölenlere Allahtan rahmet yakınlarına başsağlığı, yaralı olan vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyoruz.  

 

Başta yaşam hakkına olmak üzere, örgütlenme, düşünce ve ifade hürriyetine, eşit vatandaşlık temelinde birlikte yaşama olgusuna dönük iş bu saldırı demokratik tüm hakların ortadan kaldırılmasını ve bir kaos ortamını amaçlamıştır. Bu eylemler korku pompalamayı amaçlamakla birlikte hiçbir zaman demokrasi güçlerini “Barış” rotasında saptırmayacak, barışa, birlikte yaşamaya dönük erdemli tutum mecrasında asla sapmayacak ve barış istemi tüm canlılığını koruyacaktır.

 

Seçimlere yaklaştığımız bu dönemde güvenlik noktasında herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekirken; bir ülkenin başkentinden emniyet ve istihbarat başkanlıklılarının bulunduğu bir güzergâhta bu menfur hadisenin yaşanmış olması karşısında “güvenlik zafiyeti” yoktur tarzı açıklamalar kabul edilemez. Türkiye tarihinin en kanlı saldırısı karşısında böyle bir değerlendirme bile vatandaşın güvenlik hakkı konusunda siyasal iradenin yaklaşımının problemli olduğunu açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır.

 

Demokratik değerlerin benimsendiği, insan yaşamına önem verildiği ve dolayısıyla insanı merkeze alan bir sistemin inşa çabalarının olduğu bir Türkiye zemininde yetkililerin daha tutarlı ve Türkiye toplumunun hissiyatına uygun değerlendirme ve veri sunumu yapmaları kaçınılmazdır. Hal böyle iken “güvenlik zafiyeti” yoktur demek başlı başına güvenlik açığını ortaya koymaktadır.

 

“Türkiye Halkları” arasında duygusal kopuşu hızlandırma ve tüm Türkiye zemininde kaos ortamı yaratma potansiyeli bulunan Suruç, Diyarbakır, Ankara katliamına dönük siyasal bir okuma “bir partinin oy oranının artması” temeline ilişkin ise; bu siyasal okuma sığ olduğu gibi ahlak ve vicdan ölçüleri ile de bağdaşmaz. Dolayısıyla her ölümlü ve yaralamalı şiddet vakası karşısında sorumlularının bütün boyutları ile birlikte tespiti yerine seçime dönük bir “yatırım” değerlendirmesi tek kelime ile zavallılıktır. Sorumluları isteyerek ya da istemeyerek aklamaktır.

 

Bu olay karşısında güvenlik açığı dolaysıyla sorumluluğu bulunan herkesin derhal istifa etmesi/ettirilmesi, adli ve idari tahkikatın ivedi bir şekilde yapılması, eylemi gerçekleştirenlerin bütün bağlantıları ile birlikte tespit edilerek Türkiye Kamuoyunun bilgilendirilmesi kaçınılmazdır. Gizlilik ve yayın yasağı kisvesi altında dosyanın Türkiye toplumunda saklanılmasının hiçbir yasal ve anayasal dayanağı bulunmamaktadır.  

 

Toplumumuz insanlık dışı bu olay karşısında barış istemini, demokratik olgunluğunu, sağduyusunu, ferasetini elden bırakmaması gerekmektedir. Karanlık odakların değirmenine su taşıyacak bir yaklaşım seçim güvenliğini tamamen ortadan kaldırabilir. Ulaşılmak istenen amaç budur. Bu amacı gören ve sezen barış elçileri Ankara meydanında bedenleri siper etmişlerdir. Bu hassasiyeti elden bırakmamak gerektiğini bir kez daha ifade etmek isteriz.  

                                             

 

                                                                               AĞRI BARO BAŞKANI

                                                                                   AV.ALİ ARTUK